Birleşik Kıbrıs Partisi Merkez Yürütme Kurulu üyesi Dr Ahmet İşbeceren yaptığı yazılı açıklamada, Kıbrıs’ın kuzeyinin uyuşturucu kaçakçılığı, kadın ticaretinin ardından bir de silah kaçakçılığıyla anılmaya başlandığının altını çizerek, “ Kıbrıs’ın kuzeyi yasa dışı her türlü eylemin göz göre göre yapıldığı bir toprak parçası haline getirilmiştir. Utanç bilançomuza her gün bir yenisi eklenmektedir” dedi.
Ülkeye giriş çıkışların kontrolsüzlüğü, yeterli denetimin olmayışına, devletin yasa dışılıkları önlemedeki beceriksizliğinin de eklenmesiyle Kıbrıs’ın kuzeyinin bir suç ve suçlu cennetine dönüştürüldüğüne dikkat çeken Dr Ahmet İşbeceren, “ Ülkede devlet eliyle fuhuş yaptırılıp, kumar oynatılırken, devlet kadın ticareti üzerinden vergi alma peşine düşmüşken elbette ki uyuşturucu ticareti, silah kaçakçılığı da bu yasa dışılıklara eklenecektir. Ülkede hiçbir şekilde kontrol yoktur. Ne nüfus yapısı kontrol altına alınabiliyor, ne de yasadışlılıkların önüne geçilebiliyor. Bu hükümet de bundan önceki hükümetler de yaşananları seyretmekten ileri gitmiyor” dedi.

KKTC’deki yapı raydan çıkmış bir tren gibidir.
Yeni vatandaşlıklar konusunun yalnızca görüşme sürecini berhava etmesi noktasından değerlendirilmesinin de büyük yanlış olduğuna vurgu yapan İşbeceren, sosyal, kültürel ve siyasi yozlaşmayı hızlandıracak bir mesele olduğunun altını çizdi. Siyasi iradenin Kıbrıslı Türklerin elinden tamamen alınacağı bir ortamda ülkede yaşanan yasadışlılıklar karşında irade gösterecek bir hükümet yapısının oluşmasını beklemenin mümkün olmadığına vurgu yapan Dr Ahmet İşbeceren, “ Bu gün Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşananlar bir zincirin halkasıdır. Hükümetlerin Ankara hükümetlerine yaranma çabası ile ülke kontrolünü başka bir ülkeye teslim etmesinin sonucudur. Ülkedeki yapının kontrolü hükümetlerde değildir ve buradaki yapı raydan çıkmış bir tren gibidir” dedi.
UBP- DP azınlık hükümetinin kör, sağır ve dilsiz gibi davranarak statükoyu koruma, kendi zümresel çıkarlarını devam ettirme hırsında ülkeyi bir çıkmaza sürüklediğine vurgu yapan İşbeceren, “Gelinen noktadan bugüne kadar hükümet etmiş tüm partiler sorumludur. Ancak bu hükümet aymazca yaptıklarını savunmaktan çekinmemekte, Kıbrıs Türkü’nün varlık ve kimliğini yok etmeyi kendinde hak görmektedir” dedi.

Halkımıza çağrımız  Birleşik Kıbrıs Partisi’ne destek vermesidir.
Yaşananlar karşısında yapılması gerekenin, halk nezdinde itibar, güven ve saygınlığını yitirmiş parlamentonun, halka hizmet edecek, Kıbrıs Türkü’nü ve ülke çıkarlarını siyasetin merkezine koyan siyasi oluşumlarla yenilenmesi olduğunu ifade eden İşbeceren, “ Halkımıza çağrımız yıllardır varlık ve kimliğimizin korunması, siyasal irademizin yeniden kazanılması, barış, çözüm, demokrasi ve emek mücadelesi veren Birleşik Kıbrıs Partisi’ne  destek vererek mücadelenin yükselmesine katkı koymasıdır” dedi.