Birleşik Kıbrıs Partisi Genel Başkanı İzzet İzcan, hükümetin, kamu çalışanlarının hayat pahalılığı ödeneği hakkını düzenleyen uygulamayı 3 ay süreyle durduran yasa gücünde kararnameleri mecliste oy çokluğuyla onaylamasını sağlayarak, krizin faturasını, hiçbir sorumluluğu olmadığı halde emekçiye ödetmeye devam edeceğini gösterdiğine vurgu yaparak, “ Siz kendi ayrıcalıklarınızdan zerre ödün vermezken, parti yardımlarınızı %30 oranında artırıp bu yıl için 13 milyon lirayı partilerinize aktarmaya devam ederken, değiştireceğiz dediğiniz sistemin nimetlerini hoyratça kullanırken, emekçiye gelin krizin faturasını paylaşalım diyemezsiniz. Emekçiler  sorumlusu olmadığı krizin faturasını ödemeyi reddediyor. Krizi kim yarattıysa bedelini de o ödesin” dedi.

“ Kriz kimin krizidir? Neo- liberal özelleştirmeci politikaların, Ankara hükümeti ile protokol adı altında Kıbrıs Türkü’nü ekonomik olarak da tüketmeyi hedef koymuş sözde programların yarattığı, emekçi, üretici, çifti, hayvancı, asgari ücretli tüm kesimleri yok etmeyi hedef alan bir sistemi yaratan ve devam ettiren sizlersiniz” diyen İzcan, “ Bu ekonomik yıkımı yaratanlar vatandaştan fedakarlık bekleme hakkına sahip değildir” dedi.

CTP ve TDP’yi kendi parti programlarına saygılı olmaya çağırıyoruz.

Emekten yana olduğunu iddia eden hükümet ortakları CTP ve TDP’nin de parti program ve tüzüklerini, seçim meydanlarında verdikleri sözleri hiçe sayarak aymazca emek düşmanlığı yaptığına vurgu yapan BKP Genel Başkanı İzcan, “ İnsanımız statükonun yarattığı yasa dışılıkların sonucunda sele kapılıp hayatını kaybederken, eşit sağlık ve eğitim hizmetinden mahrum, ekonomik, sosyal ve kültürel baskılar altında yaşamak zorunda kalırken sessiz kalarak izleyen ve iş birlikçilik yapan güya emekten yana birtakım sendika ve sivil toplum örgütleri de en az CTP ve TDP kadar işlenen suça ortaktır” dedi.

“ Çözüm sokakta mücadeleden geçer” diyen İzcan, tüm emekçi, ilerici, yurtsever kesimlere çağrıda bulunarak zamanın hep beraber güçlü bir şekilde sokağa inme zamanı olduğuna vurgu yaparak, “ Halkımıza çağrımız, bu yaşanan sömürüye karşı sokakta hep birlikte “ Sorumlusu olmadığımız krizin bedelini ödemiyoruz, ödemeyeceğiz” demektir” dedi.