Birleşik Kıbrıs Partisi Kadın Meclisi Sözcüsü Hediye Yiğiter, Kıbrıs’ın kuzeyinde her geçen gün artan şiddet, teciz ve tecavüz olaylarının toplumun yüz yüze kaldığı siyasal, sosyal ve ekonomik sorunların bir sonucu olduğunu belirterek, “ İnsanımızın yaşadığı siyasal, sosyal ve ekonomik sorunların ana sebebi statükonun bize her alanda dayattığı hukuksuzluktur. Bu güne kadar gelmiş geçmiş tüm hükümetler de kendi zümresel ve partisel çıkarlarını korumak adına bu hukuksuzluğa göz yummuş, hatta çanak tutmuştur” dedi.

4’lü koalisyon hükümetinin önceki hükümetler gibi aciz bir şekilde ülkede yaşananları seyratmekten öte hiç birşey yapmadığına, staükoya zarar verecek herhangi bir adım atmaktan kasıtlı bir şekilde uzak durduğuna vurgu yapan Yiğiter, “ Taşları yerinden oynatmaktan, Kıbrıslıtürkleri bir nebze olsun rahatlatacak acil önlemleri almaktan korkan bir hükümetle karşı karşıyayız. Oysa ki hükümette bulunan  partilerin hepsinin seçimden once halka vaat ettikleri şey değişimdi, değişimden kasıtları statükonun taşlarını yerinden oynatmak değilse neydi” diye sordu.

“ Okullarımızda öğretmenlerimiz , sokaklarda çocuklarımız ve kadınlarımız, şiddet, tehdit ve tacize uğruyor. Soygun darp olayları almış başını gidiyor.  Bu ülkede yaşayan nüfus, ülkeye kimin girip çıktığı bilinmiyor. Eğer bu hükümet ülkeye giriş çıkışları dahi kontrol altına alabilecek irade ve yetkiye sahip değilse yaptıkları sadece makam işgalidir. Başbakan ve ortaklarına çağrımız elleri kolları bağlı aciz bir şiekilde yaşananları seyretmeye devam edeceklerse makam  işgaline son vermeleridir” diyen Yiğiter, ülkede güvenlik güçlerinin güvenliği sağlayamadığı, yargının adil ve erken kararlar üretemediği, meclisin ve hükümetin yaşananları seyrettiği bir kaosun hakim olduğunu ifade etti.

Statükonun yarattığı hukuksuzluğun ancak uluslarası hukuğa dahil olmuş bir sistemin oluşturmasıyla aşılabileceğine, bunun yolunun da Kıbrıs sorununun çözümü ile mümkün olacağına vurgu yapan Yiğiter, “ Ancak çözüme kadar hükümet edenlerin eli kolu bağlı, anti- demokratik uygulamaların, hukuksuzluğun hakim olduğu bu düzeni korumaya devam edeceği, ve hatta bu sisteme hizmet edeceği bir anlayışı da kabul etmemiz mümkün değildir. Hükümetler, hükümetçilik oynamaktan vazgip  işgal ettikleri makamların görev ve sorumluluklarını yerine getirmek zorundadırlar” dedi.